16 Mayıs 2012 Çarşamba


Prof. Dr. Nazmiye ÖZGÜÇ
İÜ, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi
Coğrafya Programı
EKONOMİK FAALİYETLER,  e-Ders
2.Hafta e-Ders Kitap Bölümü
2. HAFTA
ÖZET: Powerpoint sunularla da desteklenecek olan “Ekonomik Faaliyetler” dersinin bu 
ikinci dersinde de dünyanın en önemli ekonomik faaliyeti olan “tarım”a devam edilecektir. Bu 
derste tarımsal üretimin ve en önemli ürünlerin üzerinde durulacaktır. 
BÖLÜM 1: TARIM FAALİYETLERİ (devam)
1.3.TARIMSAL ÜRETİM
Dünya tarımının evrensel özelliği  çeşitliliktir. Sözü edilen çeşitlilik yetiştirilen ürün ve 
hayvanlarda, kullanılan alet ve uygulanan yöntemlerde ürünün kalitesi ve miktarında, tarımsal 
mülkiyetin büyüklük ve türünde olduğu kadar, en uç “geçim” tipinden tam “ticari” tipe kadar 
değişen, üretim amacında da görülür. Günümüzde yaklaşık olarak 250,000 çeşit tohumla 
üretilen bitki olduğu sanılmaktadır. Ancak biz bu zenginliğin henüz yüzde 6’sının tarımsal 
değerini biliyor, yalnızca yüzde 1’ini de tarımsal ürün olarak üretebiliyoruz. Bu yüzde 1’in de 
ancak birkaç türü (20 dolayında) bugünkü gıda talebinin ve diğer çeşitli kullanışların büyük 
bir kısmını karşılamaktadır. 
İnsanların kültüre almış oldukları bu belirli türlerin seçiminde rol oynayan başlıca hususlar 
şunlardır:
(1)Toprak, iklim ve bakı yönlerinden çeşitli doğal koşullara uyma yeteneği; 
(2)verimlerinin yüksek olması; 
(3)oldukça kolay korunabilir ve taşınabilir olmaları; (4)yine oldukça kolay ekilir ve hasat edilebilir olmaları; 
(5)kolaylıkla iyileştirilebilmeleri. Hemen hemen aynı genelleştirmeler evcilleştirilmiş 
olan hayvan türleri için de söylenebilir. 
1.3.1.Bitkisel Üretim: Başlıca Tarımsal Ürünler
Dünya karalarının (13 milyar hektar) halen yaklaşık 5 milyar hektarlık kısmı tarımsal anlamda 
kullanılabilmektedir. Fakat bu alanın ancak 1.5 milyar hektarlık kısmı devamlı tarım 
yapılabilir durumda bulunmakta, geri kalanı ise (3.5 milyar hektar) daimi otlaklar 
oluşturmaktadır. Devamlı olarak ekili-dikili durumda bulunan arazinin miktarı ise daha da az, 
yaklaşık 130 milyon hektar dolayındadır.
Dünyada tarımsal alanlar içinde en fazla yer kaplayan ürünler, aynı zamanda dünyanın 
temel gıda maddelerini de oluşturan,  tahıllardır. Buğday, pirinç, mısır, arpa, darı, çavdar, 
yulaf ve sorgum tahılların başlıcalarıdır ve hem miktar hem de besleyicilik bakımından diğer 
ürünlerden daha verimlidirler. Gıda maddesi olarak egemenlikleri kısmen de üretimleri, 
depolanabilmeleri ve taşınmalarındaki kolaylıkla açıklanabilir. 
1.2.1.1.Tahıllar
Dünyada halen hasat edilen alanların yarısı kadarında (680 milyon ha; toplamın yüzde 49’u) 
başlıcaları buğday, pirinç ve mısır olan 7  tahıl türü ekilidir. Tahıllar arasında da, tek ürün 
olarak alındığında, buğday yüzde 15, pirinç 11 ve mısır 10 ile, üretimde olduğu gibi, dünya 
tarım alanları içinde de en fazla paya sahip olanlardır (tahıllar içinde toplamın yüzde 74.9’u). 
Yağ çıkarılan tohumlar yüzde 16.6 ile tahıllardan sonra ikinci önemli grubu oluştururlar; 
köklü ve yumrulu bitkiler (esas olarak patates) ve taneliler (bezelye ve fasulye gibi besleyici 
sebzeler) hemen hemen her biri yüzde 3 dolayında paya sahiptirler. Görülüyor ki, ilk üç grup 
toplam tarım alanlarının yüzde 70’e yakınını kaplamaktadır. Bu dört grup da gıda ürünleridir. 
Toplam alanın yalnızca yüzde 6’sı da, aralarında pamuğun yüzde 2.3 ile başta geldiği gıda 
dışı ürünlere ayrılmıştır. 
Toplam üretim miktarları açısından bakıldığında da en fazla yetiştirilen ürün olan tahılların 
üretiminin 2.4 milyar tonu geçtiği gözlenmektedir. Dünya tahıl üretiminin yaklaşık yüzde 
85’den fazlasını ise buğday, pirinç ve mısır oluşturmaktadır. Hepsi de gıda olarak kullanılan 
ve bazı yıllar birbirine yakın miktarlarda yetiştirilen bu üç üründen buğdayın yüzde 80’i, 
mısırın da yüzde 35’i insan tarafından doğrudan tüketilirken, buğdayın yüzde 20’si, mısırın da 
yüzde 65’i dolaylı yoldan, et olarak (hayvan yemi olduğu için) insan gıdası olmaktadır. Pirinç 
ise bunlar arasında yüzde yüzünün insan tarafından tüketildiği tek tahıldır. Yine, bu üç tahıl beslenme alışkanlıklarının temelini oluşturmakta ve dünya ekonomisinde oynadıkları rol 
dünya nüfus dağılışıyla da sıkı sıkıya ilişkili bulunmaktadır.
Tarihsel olarak, buğday ve pirinç insanın yeryüzünde var olmasında öteden beri kritik bir 
önem taşımışlardır  –buğday özellikle Batı Asya, Avrupa ve sömürgelerinde (“buğday 
dünyası”), pirinç ise doğu ve güney Asya’da (“pirinç dünyası”). Buğdayın neolitik zamandan, 
pirincin de binlerce yıldan beri yetiştirildiği bilinmektedir. Buna karşılık, mısır Amerika’nın 
(“mısır dünyası”) keşfine kadar yazılı medeniyetlerde bilinmeyen bir üründü. Amerikan 
yerlilerinin M.Ö.5000’lerde ehlileştirdiği mısır kısa zamanda “yüksek kültür”lere mensup 
insanların da en tuttuğu bitki haline gelmiştir (Thoman ve diğ. 1965).
1.2.1.1.1.Buğday
Günlük kalori ihtiyacının yüzde 20 kadarını karşılayan ve dünya nüfusunun üçte birinin temel 
gıdası olan buğdayın insan tarafından kültüre alınmasının 7000-8000 yıllık bir geçmişi vardır. 
Buğday üretiminin sınırlarını iklimin çizdiği söylenebilir. Yüksek enlemler için geliştirilmiş 
en çabuk olgunlaşan türleri için bile en az 90 günlük bir yetişme devresi gerektiğinden, 
buğday, 60
0
kuzey enleminin ötesine pek çıkamaz; güney yarıkürede ise kıtaların durumu 
daha düşük enlemlerde bile yetişmesini sınırlamaktadır. Buğdayın yetişmesinde, yerşekilleri 
ve toprak gibi arazinin diğer fiziksel özellikleri de etkili olur: Buğday düz alanlar ister, bu 
nedenle arızalı yerşekilleri buğdayın yetişmesini engeller. Toprak bakımından da bazı koşullar 
gerektirirse de, gübreleme ve başka yollarla toprağın güçlendirilmesiyle bu zorluk yenilerek 
çok yüksek verimler alınabilmektedir. (Powerpoint Sunu 2: Şekil 1, 2).
Buğdayın birçok türü vardır: Yaklaşık 200 türü yalnızca A.B.D.’nde ticari olarak
yetiştirilmektedir. Bu türler, belirli amaç ve koşullara göre geliştirilmişlerdir: Serin alanlar 
için çabuk olgunlaşan, kurak ve yarı-kurak bölgeler için kuraklığa dayanıklı ve sorunlu alanlar 
için hastalıklara dayanıklı türler gibi. Üretim söz konusu olduğunda, buğday genellikle  kış 
buğdayı ve yaz buğdayı olarak ikiye ayrılır. Sonbaharda ekilen kış buğdayı, örneğin Akdeniz 
gibi iklim koşullarının uygun olduğu yerlerde, kış ayları boyunca toprakta kalır. Kışın kar 
yağışları ve ilkbahar yağmurları sayesinde ilkbaharın sonunda ya da yaz başında olgunlaşır. 
Yaz buğdayı ise kış buğdayının yetiştirilemediği alanlarda ekilir; yani kışların çok şiddetli 
geçtiği, dolayısıyla da sonbaharda ekilen buğdayın canlı kalmadığı yerlerde. İlkbaharda 
olabildiğince erken ekilen buğday çok çabuk olgunlaşır ve yaz ortası ya da sonunda biçilir. 
Gerek kış gerekse yaz buğdayı, bitki yıllık olduğu için her yıl ekilmelidir. Dünyada 
yetiştirilen buğdayın yaklaşık üçte ikisi kış, geri kalanı da yaz buğdayıdır.Buğdayda verim, daha sonra değineceğimiz “Yeşil Devrim”den sonra iyice artmıştır. 
(Powerpoint Sunu 2: Şekil 3, 4).
Buğday üretiminde başta gelen ülkeler, aynı zamanda tüketiminde de önde gelen 
ülkelerdir; hatta bu ülkelerden bazıları üretim yetmediği için dışarıdan da buğday alımına 
giderler: Örneğin dünya toplamının yaklaşık yüzde 20’sini veren Çin, pirinçte olduğu gibi, 
buğday üretiminde de başta geldiği halde, zaman zaman buğday satın alan dünya ülkeleri 
arasında yer almaktadır. Üretimle ilgili tablodan da izlendiği gibi, dünyada en çok buğday 
yetiştiren ülkeler yaklaşık olarak aynı kalmakla birlikte, üretim miktarları (dolayısıyla da dış 
alım ve satımları) yıldan yıla değişebilmektedir. Kuraklık ya da fazla yağışlı yıllar ülkelerin 
buğday üretimini şiddetle etkileyebilmektedir. Bu konuda en çarpıcı örnek Avustralya’dır: Aşırı 
kuraklıklar yüzünden 2006’da 10 milyon tona kadar düşen üretim 2005’de tekrar 25 milyon 
tonun üzerine çıkmış, sonraki yıl yine azalmıştır. Stoklarını kullanan Avustralya  bazı yıllar 
ürettiğinden daha fazla dışsatım yapmış olarak da gözükebilmektedir. 
YAKIN YILLARDA DÜNYA BUĞDAY ÜRETİMİ VE ÖNDE GELEN ÜLKELER
                                      Üretim  (bin ton)
Ülkeler     1992 1997 2001 2004 2007 2009 2010
ÇİN 101,587 123,290 93,873 91,950 109,298 115.115 115,180
HİNDİSTAN 55,690 69,275 69,681 72,150 75,800 80,680 80,710
A.B.D. 67,136 67,523 53,262 58,740 55,823 60,314 60,103
RUSYA 46,167 44,258 46,982 45,400 49,390 61,740 41,508
FRANSA 32,546 33,847 31,540 39,710 37,600 38,332 38,207
ALMANYA 15,542 19,827 22,838 25,430 20,828 25,190 24,106
PAKİSTAN 15,684 16,651 19,024 19,500 23,295 24,033 23,311
KANADA 29,879 21,200 20,568 25,860 24,500 26,848 23,167
AVUSTRALYA 14,739 19,417 24,854 22,600 13,039 21,656 22,138
TÜRKİYE 19,318 18,650 19,007 18,500 17,234 20,600 19,660
UKRAYNA 19,507 18,404 21,348 17,500 13,938 20,886 16,851
İRAN 10,179 10,045 9,459 14,568 15,887 13,485 15,029
ARJANTİN 9,996 15,087 15,428 16,139 16,487 8,851 14,915
İNGİLTERE 14,095 15,018 11,580 15,470 13,221 14,379 14,878
Dünya toplamı 565,287 613,360 589,823 632,670 612,606 686,957 651,398
   Kaynak: FAO Statistical Databases, İnternet; USDA Cereal Statistics.
Aslında doğal felaketlerden etkilenen özellikle yoksul ülkelerde zaman zaman tahıl açığı 
ortaya çıkmaktadır; bu yüzden Birleşmiş Milletler aylık olarak tahılları –aynen hava durumu 
gibi- izlemektedir. Ancak, buğdayın dış ticaretini yalnızca klimatik koşullar değil, ülkelerin 
üretim teknikleri, ticaret rejimleri ve dış siyasetleri de etkilemektedir. Örneğin dünyanın en 
büyük tahıl üreticilerinden olan Çin ve Hindistan’da tahıl tarımı daha  çok “geçim” türüne 
yakın yapılırken, A.B.D., Kanada, Avustralya ve Fransa gibi ileri ülkelerde “ticari tahıl 
tarımı” halinde sürdürülmekte ve ticarete konu olacak çok büyük üretim fazlalığı elde 
edilmektedir. Buğdayın ve diğer tahılların tüketimiyle ilgili önemli bir husus da açlık çeken 
ülkelere, mültecilere  –özellikle Afrika’ya- yapılan yardımların  –her ne kadar yakın yıllarda düşüş eğilimine girdiyse de- hâlâ muazzam miktarlarda olmasıdır:  örneğin  2000-01’de 5.8; 
2003-04’de 4.1 ve 2004-05’de de 3.6 milyon ton buğday gibi.
Türkiye de buğday üretiminde önde gelen ülkelerden birisi durumuna geçmiş ve 2005’de 
üretimini 21.5 milyon tona kadar çıkarmıştır. Fakat tarım siyasetlerindeki yanlışlıklar ve 
devletin tarımdan uzaklaşma eğilimine girmesi, üretimin iç talebi karşılayamaması ve kurak 
mevsimlerin de etkisiyle ülkenin aynı zamanda bazı yıllar bir buğday dışalımcısı durumuna 
geçmesine de yol açmıştır. Aslında Türkiye’nin yakın yıllarda üretiminin belirtilenden daha 
az miktarda gerçekleştiği de iddia edilmektedir. (Powerpoint Sunu 2: Şekil 5).
Buğdayın dünya ticaretinde söz sahibi ülkeler üretimde önde gelen ama üretim miktarları 
kendi iç tüketimlerinin çok üstünde olanlardır: örneğin dünya ticaretine konu olan 107 milyon 
ton buğdayın büyük kısmını A.B.D. (29), Avustralya (14), Kanada (15) ve Rusya (11 milyon 
ton) sağlamıştır.
1.2.1.1.2.Pirinç
Buğday gibi pirinç de esas olarak üretildiği ülkede tüketilen bir temel gıda maddesi, bir 
beslenme alışkanlığıdır. Bu nedenle, geniş anlamda bu iki tahılın ekonomik coğrafyada 
oynadıkları rol birbirine benzerdir. Pirincin ilk kez suptropikal iklim koşulları altında Çin’de 
ekilip biçildiği, ancak, yaklaşık aynı zamanlarda Batı Afrika’da da bilindiği sanılmaktadır. 
Bitki, tropiklere olduğu kadar, daha serin iklimlere de kolaylıkla uyarlanmıştır. Ancak 40
0
kuzey enleminin ötesinde ve 1000 m’nin üzerinde yetişmez. En çok yetiştirildiği alanlar nemli 
suptropikal yağmur ormanları, tropikal savanlar ve Akdeniz iklim koşullarına sahip alanlar 
olmakla birlikte, daha dar kapsamda yarı-kurak, nemli-karasal yazları sıcak iklime sahip 
yerlerde de yetişebilmektedir. Aslında, ekilip biçilmeye uygun alanlar içinde iklimden çok 
yapay ya da doğal yoldan su ihtiyacının karşılanması önem kazanmaktadır.
Pirinç de buğday gibi düz araziler, hatta daha da düz araziler gerektirir. Buna karşılık, 
pirinç tarımı en çok dağlık alanlarda  yapılmaktadır –bu yüzden de yamaçlar ancak taraçalar 
yapılarak kullanılabilmektedir. Bu yöntem ise, Uzakdoğu gibi geçim türü fakat entansif tarım 
yapılan bölgelerde uygulanır. Birim arazide yüksek verim almak üzere hem toprak-yoğun ve 
hem de çok miktarda işgücü çalışması bakımından emek-yoğun bir faaliyettir. Pirinç de, yine 
buğday gibi, dünyada yetiştirilebileceği alanların ancak küçük bir kısmını kaplar. 
Oryza sativa adlı bir ot türünden geliştirilen pirincin Uluslararası Pirinç Araştırma 
Enstitüsü’ne (Filipinler) göre 120,000 çeşidi belirlenmiştir; Ancak,  alçak alanlar ve  yüksek 
alanlar pirinci (sulu ve kuru tarım yöntemlerine göre yetiştirildiklerinden yaş pirinç ve kuru pirinç olarak da anılırlar) olarak genelde ikili bir ayırıma da gidilmektedir. Pirinçten yılda en 
az iki kez ürün alınabilmesi, Asya’da yaşayan 3.5 milyar insanın karnını doyurmasını da 
kolaylaştırmaktadır.
YAKIN YILLARDA DÜNYA PİRİNÇ ÜRETİMİ VE BAŞTA GELEN ÜLKELER
                                       Üretim  (bin ton)
Ülkeler     1992     1997 2001 2004 2007 2009 2010
ÇİN 186,222 202,701 179,305 180,523 187,297 192,257 197,221
HİNDİSTAN 109,001 125,200 139,900 124,698 144,570 131,274 120,620
ENDONEZYA 48,240 49,377 50,461 54,088 57,157 64,399 66,412
BANGLADEŞ 27,510 28,183 36,269 36,236 43,057 45,075 49,355
VİETNAM 21,590 27,646 32,108 36,149 35,868 38,896 39,989
TAYLAND 19,917 23,339 26,523 23,860 32,099 31,463 31,597
MYANMAR 14,840 16,651 21,916 24,939 31,451 32,682 33,205
FİLİPİNLER 9,513 11,269 12,955 14,497 16,240 16,266 15,772
BREZİLYA 9,962 9,290 10,184 13,277 11,061 12,605 11,309
JAPONYA 13,216 12,531 11,320 10,912 10,893 10,593 10,600
A.B.D. 8,149 8,301 9,765 10,540 8,999 9,972 11,027
Dünya toplamı 528,558 576,985 598,316 607,795 656,807 678,688 684,780
Kaynak: FAO  Statistical Databases, İnternet; USDA Cereal Statistics. İstatistikler geriye dönük düzeltmeye tabi 
tutulduğundan, kesin değerler ancak birkaç yıl sonra elde edilebilmektedir.                                    
Pirinç, buğdaydan daha fazla olarak tüketildiği ülkelerde yetiştirilmektedir; yalnızca yüzde 7 
kadarı yabancı pazarlara gönderilir. Dünyada yetiştirilen toplam pirincin yüzde 90’dan 
fazlasını Asya ülkeleri vermektedir; 5 milyon tonun  üzerinde üretim yapan 13 ülkeden 10’u 
Asya ülkesidir. Yalnızca Çin’in payı yüzde 28; Hindistan’ınki de 19 dolayındadır. Fakat 
dışsatımda, başta 9 milyon tonluk dışsatımıyla tüketeceğinden daha çoğunu üreten Tayland 
gelir; onu yine Güneydoğu Asya ülkelerinden Vietnam (5 milyon ton), Yeşil Devrim ve 
sulama sayesinde verim artışı sağlayan Hindistan (4.1) ve Pakistan (3.2) ile A.B.D. (3.1 
milyon ton) izler. Sabah kahvaltısında bile pirinç yiyen Çinliler dünya üretiminin üçte birini 
tüketir. Pirincin en çok yetiştirildiği Güney Çin’de Seçuan’ın iyi sulanmış Kızıl Havzası 100 
milyondan fazla nüfusa sahiptir ve burası Çin’in “ekmek sepetleri”nden birisidir. Kuzey Çin 
buğday, Güney Çin ise pirinç yetiştirir. (Powerpoint Sunu 2: Şekil 6, 7, 8).
Türkiye’nin pirinç üretimi ise 1990’lı yıllarda 260-280 bin ton arasında değişen üretim 
miktarıyla istikrarlı bir seyir izlemiş, 1995’de, üretimden daha fazla, 300 bin tonun üzerinde 
dışalım yapılmıştı; fakat üretim 2010’da  860 bin tona çıkmışsa da bu miktarın talebi 
karşılaması mümkün değildir. 
1.2.1.1.3.Mısır 
Dünyanın önde gelen üç tahılından mısır, öteden beri Amerika’ya, özellikle de A.B.D.’ne 
özgü bir tahıl olarak kalmışsa da, günümüzde beslenme alışkanlıklarında meydana gelen 
değişikliklerle artık gelişmekte olan ülkelerde de milyonlarca insanın gıdası ve en çok üretilen tahıl durumuna  haline gelmiş  bulunmaktadır. Mısır, hayvan yemi, insan gıdası olarak 
tüketildiği gibi, endüstriyel alkol gibi maddelerin imalinde de kullanılmaktadır. Çok küçük bir 
miktarı da (A.B.D.’nde yüzde 1’den azı) tohum olarak kullanılır. A.B.D., dünyada yetiştirilen 
mısırın yaklaşık yüzde 40’ını hem üretmekte hem de tüketmektedir. Bu tüketimin önemli bir 
bölümünü oluşturan hayvan gıdası elde edilmesi, hem kendi ülkesinde hem de Japonya ve 
Güney Kore’deki hayvanları beslemeye yaramaktadır.
Diğer ürünlere göre yetişme koşullarının daha esnek olması nedeniyle mısır, başka 
herhangi bir tek ürüne göre daha çok ülkede yetiştirilmektedir. Tropikal kökenli olmasına 
rağmen, mısır, Kanada’nın Yukon Territory’sinden Şili’nin Tierra del Fuego’suna, Andlar’da 
4000 m yükseklikten Amazon Havzası ormanlarına kadar her yerde yetişir. Güneşten aldığı 
enerjiyi hiçbir ürün mısır kadar yeterli bir şekilde dönüşüme uğratamaz. Birkaç türünün 
olgunlaşması bir yıl kadar bir zaman alsa da, çoğu 120 günden az bir sürede olgunluğa erişir.
(Powerpoint Sunu 2: Şekil 9, 10).
YAKIN YILLARDA DÜNYA MISIR ÜRETİMİ VE ÖNDE GELEN ÜLKELER
                                          Üretim   (bin ton)
Ülkeler    1992 1997 2001 2004 2007 2009 2010
A.B.D. 240,719 233,867 241,377 299,913 331,175 333,011 316,165
ÇİN 95,383 104,705 114,254 130,434 151,949 163,118 177,549
BREZİLYA 30,557 34,601 41,955 41,788 42,662 51,232 56,060
MEKSİKA 16,929 17,656 20,134 21,670 23,513 20,203 23,302
ARJANTİN 10,701 15,536 15,359 14,951 21,755 13,121 22,677
ENDONEZYA 7,995 8,771 9,347 11,225 13,288 17,630 18,364
HİNDİSTAN 10,044 10,531 13,160 14,172 18,960 17,300 14,364
FRANSA 14,900 16,832 16,408 16,372 14,528 15,300 13,975
GÜNEY AFRİKA 3,061 10,136 7,772 9,710 7,125 12,050 12,815
UKRAYNA 2,851 5,340 3,640 8,867 7,421 10,486 11,953
KANADA 4,823 7,180 8,380 8,836 11,649 9,561 11,715
Dünya toplamı 533,586 585,513 615,510 728,807 789,480 817,111 819,702
   Kaynak: FAO Statistical Databases, İnternet; USDA Cereal Statistics.
A.B.D.’nden sonra, diğer tahıllarda olduğu gibi, mısır üretiminde de Çin’in ön sıralarda 
geldiği görülür. Mısır, genellikle Amerika kıtasındaki kutsal kabul edildiği ülkelerde yaygın 
olarak ve daha büyük miktarlarda yetiştirilmekle birlikte,  dünya çapında sofralara girerek 
yaygınlaşmasıyla diğer ülkeler de mısır üretimlerini arttırmaya başlamışlardır. Türkiye de 4.3 
milyon ton dolayındaki üretimiyle dünyadaki 20 ülke arasında yer almaktadır; fakat dışalım 
da yapmaktadır.
Dışsatımda, üretimde olduğu gibi, A.B.D. (dünya ticaretine konu olan 83.8 milyon tonun 
51 milyon tonu) başta gelmektedir; onu Arjantin (17 milyon ton), Brezilya (3 milyon ton) ve 
Ukrayna (1.1 milyon ton) izlemektedir. Gerçekten de mısır en çok önem taşıdığı ülke olan 
A.B.D.’nde buğday, yulaf, pirinç, arpa, çavdar ve sorgumun toplamından daha fazla yıllık getiriye sahiptir. Dünya toplam dışsatımının yüzde 60’dan fazlasını A.B.D. vermektedir. Mısır 
olmazsa milyonlarca insan aç kalır, A.B.D. ekonomisi sarsılır. Dünyanın en büyük mısır alanı 
olan Mısır Kuşağı (Corn Belt) Amerika’nın ortabatı bölgesidir. Ortabatı dünya mısırının üçte 
birinden fazlasını üretir. Tarlalar mısır denizi gibidir. (Powerpoint Sunu 2: Şekil 11).
Ortalama bir Amerikalı her gün et, tereyağı, süt ve peynir vasıtasıyla yaklaşık 1,5 kg mısır 
tüketmektedir; tabii doğrudan mısır tüketimini saymazsak. Gerçekten de çağdaş bir 
Amerikalının mısırsız bir hayat tarzı bulması güç gibi görünüyor. Amerikan  National 
Geographic dergisine göre tipik bir Amerikalının tipik bir günü göz önüne alınırsa, dolaylı ya 
da dolaysız mısır tüketimi şöyle bir görüntü verir:
Lifleri mısır nişastasıyla güçlendirilmiş bir pamuklu gömleği sırtına giyer; kahvaltıda yediği 
yumurta mısırla beslenmiş tavuktan elde edilmiştir; öğlen yemeğinde içtiği cola’sı mısır şurubuyla 
tatlandırılmıştır. Öğleden sonra okuduğu  National Geographic dergisinin sayfa lifleri yüksek 
hızdaki baskı makinesine giderken sayfaların bir arada kalmasını sağlamak için mısır nişastasıyla 
birbirine bağlanmıştır. Eve dönerken mısırdan elde edilen etanol adlı yakıtla çalışan arabasını 
kullanır. Eve vardığında köpeğini cornmeal içeren mamayla besler. Kendisine mısırdan elde edilen 
Bourbon adlı içkiden bir Manhattan kokteyl yapar. Akşam yemeğinde yine mısırla beslenmiş dana 
etinden bir biftek yer. Çöplerini mısırdan elde edilen çöp torbasına toplar. Son olarak da dişlerini, 
diş macununa tat vermek üzere mısırdan elde edilen, sorbitol adlı madde içeren diş macunuyla 
fırçalar. Üstelik hepsi bu kadar da değildir: Yapışkan, konserve gıdalar, ayakkabı cilası, losyon, 
krayon, mürekkep, pil, hardal, aspirin, boya ve kozmetik maddeler de mısırın yan ürünü olarak 
ortaya çıkarlar.
En çok mısır dışalımı yapan ülke ise Japonya’dır (dünya toplamının yüzde 20 kadarı olan 16.2 
milyon tonla); Meksika ikinci (10.2 milyon ton) ve Güney Kore (9.1 milyon ton) de üçüncü 
büyük ithalatçıdır. 
1.2.1.1.4.Diğer Tahıllar
Tahıllar arasında en çok yetiştirilen dördüncü önemli ürün olan arpa, aynı zamanda da en kısa 
yetişme devresine sahip olanıdır (2009’da dünya toplam üretimi 150.3 milyon ton). Bu 
yüzden de, diğer tahıllara göre kutuplara doğru daha çok sokulabilmekte, dağların daha 
yüksek kesimlerinde ve daha kurak bölgelerde de yetişebilmektedir. Zengin ülkelerde hayvan 
yemi olarak ve bira ve viski yapımında kullanılırken, Asya’nın bazı kesimlerinde ve Etiyopya 
gibi açlık sıkıntısı olan yerlerde önemli bir gıda maddesidir. Tahıllar sınıfından sorgum (62.1 
milyon ton) ve darı (32.0 milyon ton) da aynı bölgelerin gıda maddelerini oluşturarak, ancak 
geçim türü yetiştirilmektedirler. Yulaf (23.0 milyon ton) ve çavdar (17.9 milyon ton) ise daha 
serin ve nemli bölgelerin tahıllarıdır. Yulaf, Avrasya’da esas olarak hayvan yemi elde etmek 
için yetiştirilirken, çavdar buğday yetişemeyecek kadar serin iklim alanlarına ve fakir topraklara iyi uyum sağlar; orta ve kuzey Avrupa’da ekmek yapımında çok tutulan bir 
tahıldır.
1.2.1.1.5.Tahıldan Başka Ürünler
Yukarıdaki üç tahıldan sonra, dünya tarım ürünleri arasında, en çok tüketilen tarımsal ürün 
olarak yumrulu bitkilerden patates gelir (Powerpoint Sunu 2: Şekil 13). Yaklaşık 250 çeşidi 
bulunan ve dünya toplam üretimi 2009’da 330 milyon ton dolayında olan yumrulu bitkilerden 
patates nemli ve serin bölgelerde de yetişebilmektedir; bu yüzden de daha kuzeye yakın 
Avrupa ülkelerinde –nüfuslarının talebine paralel olarak- oldukça yüksek üretim miktarlarına 
varmaktadır. Dünya üretiminin yarıya yakınının Asya kıtası tarafından sağlandığı patates 
üretiminde başta gelen ülkeler, sırasıyla Çin (69.1), Hindistan (34.4), Rusya (31.1), Ukrayna 
(19.7) ve A.B.D. (19.6 milyon ton)’dir. Gelişmekte olan ülkelerde gittikçe daha önemli bir 
besleyici gıda olması yanında, Avrupa’nın bazı yerlerinde yarıya yakın miktarda hayvan yemi 
olarak da kullanılmaktadır. Hacimli ve oldukça ucuz olması, uluslararası ticaretinin düşük 
düzeyde kalmasına yol açmışsa da, şimdi işlenmiş ve donmuş olarak dünya ticaretinde önemli 
bir yer tutmaya başlamıştır: 1990-1996 arasında 1.8’den 2.2, 2002’de de 3.6 milyona tona 
çıkmıştır.
Bitkisel üretim içinde dünya nüfusunu beslemede büyük payı olan bir diğer  grup da 
baklagillerdir (mercimek, fasulye, bezelye, bakla, soya fasulyesi, yer fıstığı). 62 milyon ton 
dolayındaki dünya toplam üretimi içinde en büyük pay Hindistan’ındır. Baklagiller özellikle 
gelişmekte olan ülkelerde ve et yemenin dini kurallara göre yasak olduğu yerlerde protein 
ihtiyacını gidermede büyük önem taşır. Türkiye toplam baklagillerde değil, fakat bazı 
çeşitlerinde  –örneğin  kırmızı mercimek  ve nohut  gibi- üretiminde dünyanın önde gelen 
ülkeleri arasındadır
Dünyada yağ bitkileri, lifli bitkiler, meyve  ve sebze gibi çok çeşitli tarımsal ürünlerin 
üretimlerinin ya da ticaretlerinin de belirli bölgelerde toplandığı gözlenmektedir. Gelişmiş 
ülkeler, fakat özellikle Amerika Birleşik Devletleri birçok tarımsal ürünün üretiminde (ya da 
dışsatımında) önde gelen ülkeler arasında yer almaktadır: Örneğin  lifli bitkilerde, Çin’in 
ardından ikinciliğe düşen geleneksel jüt ülkesi Hindistan’ı izlemektedir (Pakistan jüt, 
Özbekistan ve Türkiye de pamuk üretimleriyle diğer önemli ülkeler arasında yer alırlar). Aynı 
şekilde, yağ bitkileri üretiminde de A.B.D. 19 milyon tona yakın üretimiyle üçüncü ülke (22 
milyon tonla Endonezya birinci, 19.8 ile Malezya ikinci, 16.4 ile Çin üçüncü) durumunda 
bulunmakta; Brezilya (11.3) Hindistan (10.1) ve Arjantin (7 milyon ton) de arkadan gelmektedirler. Türkiye’nin üretimi 989 bin tonun biraz altındadır; hatta Türkiye artık 
ayçiçeği dışalımı yapan ülkeler arasına katılmıştır. 
Fakat Türkiye  kayısı üretiminde, dünya toplamının (3.8 milyon ton) yüzde yirmisini 
vererek 660 bin tonla birinci (ikinci İran 487 bin ton; Pakistan 326, İtalya 234, Cezayir 203, 
Fransa 100 ve İspanya 97 bin tonla izliyorlar);  fındık üretiminde de 801 bin tonla birinci 
durumda (İtalya ve İsrail 112’şer bin ton ile onu izliyor; dünya toplamı 1.7 milyon ton) 
bulunmaktadır. Türkiye’nin bazı ürünlerdeki bu üstünlüğüne benzer şekilde, “Tarım 
Bölgeleri”nde üzerinde durulacağı gibi, başka bazı ülkeler de belirli bazı ürünlerde 
uzmanlaşmışlardır. 
Önemli ürünlerden bir diğeri olan şeker üretiminde iki ürün birbiriyle rekabet halindedir.  
Birazdan değinilecek olan siyasal müdahalelerle şeker üretimi de yakın yıllarda talebin 
üzerinde kalmıştır. Üretimin yüzde 83’ü şeker kamışı ve başka şeker elde edilen ürünlerden, 
yüzde 17’si de şeker pancarından elde edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde şeker üretim 
ve tüketimi sürekli artarken, gelişmiş ülkelerde değişen beslenme koşulları tüketim miktarını 
neredeyse sabit tutmakta, hatta yapay tatlandırıcılar için başka ürünlere yöneltmektedir. 
Bitkisel üretimde ve aşağıda ele alınan hayvansal üretimde de dünyanın en fazla nüfuslu 
iki ülkesi, Çin ve Hindistan’ın üretim artışları dikkat çekicidir. Çin bütün primer ürünlerde 
(madencilik ve balıkçılık da dahil) patlama sayılabilecek üretim miktarlarına ulaşırken, 
Hindistan da birçok üründe üst sıralara çıkmıştır; fakat her iki ülke de, büyük nüfus kitlelerini 
ancak doyurabildiklerinden, çok az sayıda tarımsal ürünün dışsatımını yapabilmektedirler.
1.3.2.Hayvansal Üretim
Tarım, bitki ve hayvanların ehlileştirilmesi olarak da tanımlanabilir. İnsanların yeryüzündeki 
–hiç değilse bugün bilinen- bitkilerden çok azını kültüre almış olduklarını gördük. İnsanlar 
hayvanları evcilleştirmede ise daha da sınırlı kalmışlardır. Öyle ki, bugün sığır, domuz, 
koyun, keçi, kümes hayvanları ve de at ve eşek, yetiştirilen hayvanların hemen tümünü 
kapsarlar. Her ne kadar, birçok durumda, bu hayvanların yetiştirilmesinde lif, deri vb. 
hammaddeler elde etmek ya da yük taşımada kullanmak söz konusuysa da, hayvan 
yetiştirmede esas amaç, aynen bitkisel tarım faaliyetlerinde de olduğu gibi et sağlamak, başka 
bir deyişle gıda maddesi elde etmektir. 
Halen dünyada gıda maddeleri sağlanmasında hayvanların payı bitkisel tarımın yanında 
çok daha az ise de, hayvancılık faaliyetlerinin kullandığı alan tarımın kullandığından çok daha 
fazla, yaklaşık olarak iki mislidir. Buna ek olarak, tarım alanlarının önemli bir kısmı da hayvan yemleri yetiştirmeye ayrılmış bulunmaktadır; tahıl ekimine ayrılan alanın kabaca üçte 
birinde hayvan yemleri yetiştirilmektedir. İnsanların esas olarak pirinç ve buğday 
tüketmelerine karşılık, geri kalan tahılların büyük bir kısmı, aynı zamanda da diğer bitkiler 
hayvanlar tarafından tüketilirler. Böylece, milyonlarca dönümlük alan mera olarak kullanıma 
ve bir o kadar da saman elde edilen bitkilere ayrılmış bulunmaktadır. 
Bununla birlikte, hayvancılık faaliyetlerinin de, aynen bitkisel üretim gibi, iklim 
koşullarından etkilendiğini ve yıldan yıla değişimler gösterebildiği de unutulmamalıdır. 
Bunun yanında, hayvan hastalıkları, ülkeler arası anlaşmalar ya da anlaşmazlıklar da hayvan 
ve et ticaretinde etkili olabilmektedir. Çernobil’den sonra etkilenen alanlarda hayvan 
ticaretinin zayıflaması, önce İngiltere’de görülen sonra başka ülkelere de yayılan ve insanlara 
da geçebilen hastalık (Kreutz Jacobs disease; deli dana hastalığı olarak anıldı) 1990’lı yılların 
ortasında yalnızca büyükbaş hayvan ticaretine darbe vurmakla kalmamış, gerek bu ülkede 
gerekse, başta Avrupa Birliği üyeleri olmak üzere, hayvan ticaretinin sürdürüldüğü ülkelerde 
kitlesel ölçekte hayvan imhasına da götürmüştür. 
DÜNYA BELLİ BAŞLI HAYVAN STOKLARI VE ÖNDE GELEN ÜLKELER, 2009
KOYUN SIĞIR DOMUZ
Ülke    Sayı(bin)  Ülke Sayı(bin)  Ülke Sayı (bin) 
ÇİN 128,557 BREZİLYA 204,500 ÇİN 451,178
AVUSTRALYA 72,740 HİNDİSTAN  172,451 A.B.D. 67,148
HİNDİSTAN 65,717 A.B.D. 94,521 BREZİLYA 37,000
İRAN 53,800 ÇİN 92,132 VİETNAM 27,628
SUDAN 51,555 ETİYOPYA 50,884 ALMANYA 26,887
YENİ ZELANDA 32,386 ARJANTİN 50,750 İSPANYA 26,290
İNGİLTERE 30,783 SUDAN 41,563 RUSYA FED. 16,162
PAKİSTAN 27,400 PAKİSTAN 30,000 MEKSİKA 16,100
ETİYOPYA 25,980 AVUSTRALYA 27,359 FRANSA 14,810
GÜNEY AFRİKA 24,989 KOLOMBİYA 27,359 POLONYA  14,278
TÜRKİYE 23,975 BANGLADEŞ 22,970 HİNDİSTAN 13,840
CEZAYİR 20,000 RUSYA FED. 21,038 FİLİPİNLER 13,596
İSPANYA 19,718 FRANSA 18,591 KANADA 12,400
RUSYA FED. 19,602 NİJERYA 16,400 DANİMARKA 12,369
MOĞOLİSTAN 19,274 GÜNEY AFRİKA 13,161 HOLLANDA 12,108
Dünya toplamı 1,071,274 Dünya toplamı 1,382,241 Dünya toplamı 941,213
   Kaynak: FAO Statistical Databases, İnternet.
Hayvancılığın dünyadaki durumuna bakıldığında da ilginç özelliklerle karşılaşılır: Dünyada 
mevcut 1.4 milyar dolayındaki büyükbaş havyanın yüzde 40’dan fazlası Asya’da yer 
almaktadır; yüzde 20’si Güney Amerika’da, 14’ü Afrika’da, 11’i Kuzey Amerika’da, 12.5’i 
Avrupa’da ve yalnızca yüzde 2.5’i de Avustralya ve Yeni Zelanda’nın temsil ettiği 
Okyanusya’da. Fakat Asya’daki, özellikle de Hindistan’daki büyükbaş hayvan sayısının 
yüksekliği, daha çok bu hayvanların Hindu dininde kutsal sayılması yüzündendir. Örneğin Hindistan dünya büyükbaş hayvan toplamının yüzde 15’den fazlasına sahip olduğu halde, 
tüketim çok az olduğu için, nüfusun önemli bir kısmı gıda sıkıntısı çekmektedir. 
Buna karşılık, dünyada toplam sayı bakımından daha az paya sahip Avustralya ve Yeni 
Zelanda kendi nüfus büyüklükleriyle orantılı olmayan hacimde bir hayvancılık faaliyetine 
sahip bulunmakta; her iki ülke de büyük miktarlarda et dışsatımı yapan  ve canlı hayvan 
ticaretinde de önde gelen ülkeler arasında bulunmaktadırlar. 
Sayıları daha yüksek olan küçükbaş hayvanlar bakımından da benzer bir görüntü vardır: 
Dünyada en çok küçükbaş hayvana sahip ülkeler Çin, Hindistan (koyun ve keçi birbirine 
yakın miktarlarda) ve Avustralya’dır; Türkiye ise onbirinci durumdadır. Fakat bu ülkelerden 
Avustralya’da ticari anlamda koyunculuk yapılırken, Çin’de ve Hindistan’da (özellikle 
Müslüman nüfus tarafından) olduğu gibi, Türkiye’de de koyunculuk neredeyse geçim türü 
şeklinde sürdürülmektedir. Dış ticarette de, küçükbaş hayvanların  –özelikle de koyununMüslüman ülkelerin dinsel taleplerinin karşılanabilmesi için bu ülkelere yöneldiği 
görülmektedir. Özellikle Suudi Arabistan, hacıların Kurban Bayramı’nda yoğunlaşan talebi 
nedeniyle, 5.6 milyon koyunla en büyük alıcı durumunu korumaktadır.
Bazı dinlerde yenmesi yasak olsa da, dünya domuz stokları da 1 milyara yaklaşmış 
bulunmakta ve dünya nüfusunun önemli bir bölümünün protein ihtiyacını karşılamaya 
yardımcı olmaktadır. Son olarak, et ihtiyacını tamamlayıcı olarak tavuk üretiminin de oldukça 
büyük boyutlara vardığını da eklemek gerekir. Dünya nüfusunun üç mislini aşarak 18.6 
milyarın üzerine çıkan dünya kümes hayvanları stoklarında en büyük pay 2.1 milyarla 
A.B.D.’nindir; onu Endonezya, Brezilya ve Rusya izler (Türkiye ise 269 milyon).
1.4.TARIM ALANLARININ BAŞLICA ÖZELLİKLERİ
Yeryüzünde tarım yapılan alanların dağılışını gösteren bir haritaya bakıldığında, bu alanların 
özellikle ılıman iklim koşullarının hüküm sürdüğü yerlerde bulunduğu görülür. Kutuplar, 
çöller ve yoğun ormanların bulunduğu yerler tarım faaliyetlerinin hiç var olmadığı alanlardır. 
Ancak doğal koşulların tarım faaliyetlerini engellediği bu  uç alanlar dışında da tarımın 
yeryüzünde çok sınırlı, başka sözcüklerle eşit olmayan bir biçimde dağılmış olduğu açık bir 
husustur. Eşitsiz dağılmış olma durumu, tarım faaliyetlerinin en fazla yoğunlaştığı ılıman 
iklim koşullarının egemen olduğu alanlar için de söz konusudur. Genel arazi kullanılışı içinde 
tarıma ayrılan alanlar kıta, ülke ya da ülke içinde idari ya da başka esaslara göre ayrılabilecek 
mekân birimlerinde değişiktir. Yeryüzünün kabaca yüzde 10’unu kaplayan tarım alanları, 
örneğin yeryüzünün en büyük kara kütlesi olan ve dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındıran Asya kıtasında yüzde 16’lık bir yere sahiptir. Kuzey Amerika’nın yüzde 12.6, 
Güney Amerika’nın 5.1, Avrupa’nın 25.8, Okyanusya’nın yüzde 5.8 ve Afrika’nın da yüzde 
5.6’lık bir kısmında tarım yapılmaktadır. 
Durum ülke ölçeğinde kuşkusuz daha değişiktir: Örneğin Kanada’da yüzde 5, Brezilya’da 
6, Avustralya’da ise 6.1, Rusya’da 7.8, Arjantin’de yüzde 10, İran’da yüzde 11.4, Japonya’da 
12, A.B.D.’nde yüzde 20,1, Türkiye’de yüzde 32.1 ve Danimarka’da yüzde 55.9’dur. Ancak 
bunlar da genel değerlerdir; ülke içinde çeşitli büyüklükteki mekânlar alındığında durum yine 
çok değişiktir. Tarım alanları, Merkezi Mississippi ovaları gibi dünyanın en önemli tarım 
alanlarında mekânın yüzde 90’ını kaplarken, New England eyaleti gibi dünyanın aşırı 
şehirleşmiş kesimlerinde yer yer tamamen ortadan kalkar. 
Tarım alanların eşitsiz dağılımının ülke yüzölçümündeki değerden ne oranda sapacağı 
Türkiye’de gerek Tarım Bölgeleri gerekse il ölçüsündeki değerlerde açık bir biçimde 
görülmektedir: Örneğin Türkiye yüzölçümünün yüzde 31.5’ini kaplayan ekili alanlar, gerek 
DİE’nin tarım bölgelerine gerekse illere göre çok değişmektedir. Örneğin Hakkari ilinin 
yüzde 0.5’i ekili iken, Tekirdağ’ın yüzde 61.7’si, Edirne’nin yüzde 54.3’ü ekilidir. Durum 
tarım bölgelerine göre ele alınırsa, aynı eşitsiz dağılımı görürüz: Akdeniz Bölgesi’ndeki ekili 
alanlar yüzölçümünün yüzde 23.3’ünü, Ortadoğu bölgesinde ise yüzde 18.0’ini 
kaplamaktadır.www.kursun.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder